HAMİLELİK VE UYKU DÜZENİ

22.06.2021
691
HAMİLELİK VE UYKU DÜZENİ

HAMİLELİK DÖNEMİ UYKU DÜZENİ

Gebelik sürecinde meydana gelen fizyolojik değişiklikler uyku kalitesinde azalma ve
bir takım uyku problemleri gibi sonuçlar doğurabilir. Büyüyen fetüsün diyaframa
yaptığı baskı sonucu artan rahatsızlıklar, kan volümünün artması ve rahimin
mesaneye baskısı nedeni ile sık idrara çıkma, kilo artışı ve hormonal değişikliklere
bağlı sırt ağrısı, horlama, uyku apnesi, süt bezlerinin çalışması ile göğüslerde
hassasiyet, mide bulantıları, reflü, vitamin ve mineral eksikliği ile tetiklenen bacak
krampları, huzursuz bacak sendromu gibi hastalıklar, ayrıca heyecan ve endişe
gebenin uyku alışkanlıklarını ve uyku kalitesini bozabilmektedir.
Gebelikte sıklıkla rastlanan ve uyku kalitesini bozan rahatsızlıkların bazılarına
değinecek olursak; en sık gördüklerimizin başında gastroözofageal reflü hastalığı
gelmektedir. Birçok gebede ağza acı su gelmesi, göğüs arkasında yanma hissi
genellikle ilk belirtidir, gebeliğin sonlanması ile genellikle ortadan kalkar. Az ve sık
aralıklarla yemek yemek, yatmadan 2 saat önce besin alımını durdurmak, çikolata,
çay, kahve ve asitli içeceklerden kaçınmak semptomları rahatlatır, dirençli reflülerde
takipli doktorun önerisi ile antiasit kullanılabilir.
Sıkça rastlanan diğer bir rahatsızlık ise huzursuz bacak sendromudur; bacaklarda
karıncalanma, ağrı, uyuşma hissi ve hareket ettirme ihtiyacı olarak tariflenir. Folik asit
ve demir eksikliği hastalığı tetikleyebilir. Geçicidir, gebeliğin sonlarına doğru ya da
doğum sonrası bir ay içerisinde geriler. Huzursuz bacak sendromu yaşayan gebeler
vitamin mineral takviyeleri için doktorlarına danışabilirler. Sıcak bir duş, masaj,
egzersiz semptomları azaltabilir ayrıca stresten, yorgunluktan, fazla çay, kahve
tüketiminden uzak durmaları da fayda sağlayacaktır.
Gebelikte uyku kalitesini bozan diğer bir problem de sık idrara çıkma; gebelikte
vücutta artan kan hacmi, rahimin ve fetüsün büyümesi ile mesaneye bası olması sık
idrara çıkmaya sebep olabilir. Gebelik sırasında sık idrara çıkma özellikle 1. ve 3. üç
aylık dönemde sıkça görülen ve normal karşılanan bir durumdur. Gebelik sürecinde
sıvı alımı asla kısıtlanmamalı, aksine ek bir tıbbi sorun yoksa günde 3 litreye yakın su
tüketimine özen gösterilmelidir; ancak sıvı tüketimini gün içine yaymak ve yatmadan
önce sıvı alımını bir miktar azaltmak gece sık tuvalete kalkma ihtiyacını azaltmak
açısından fayda sağlayabilir.
Bir diğer önemli problem de uyku apnesidir. Horlama ve uykuda solunum durması
olarak tanımlanır, solunum çabasının sürmesi ile beyin uyarılır ve hava yolu açılır,
solunumu durana kadar horlayan kişi gürültülü bir homurdanma ile yeniden nefes
almaya ve horlamaya devam eder. Gebelikte fazla kilo alımı bu rahatsızlığı tetikler,
kilo vermek, alkol ve sigaradan kaçınmak, sırt üstü pozisyonda uyumamak
rahatsızlığı geriletebilir.
Gebeliğin ilk 12 haftalık süreci olan 1. trimesterda hızlı hormonal değişime ikincil
fiziksel değişikliklerin yanı sıra psikolojik değişiklikler de ön plandadır. Uyku hali,
yorgunluk, alınganlık, ağlama isteği sıklıkla görülebilir.

Gebeliğin 2. trimesterında yani 14-26. haftalar arasında vücut gebeliğe adapte olmaya başlamıştır, yakınmalar azalır,
kaygılar azalır, ilk 3 aylık dönemde görülen gündüz uykuya eğilim ve toplam uyku
sürelerindeki artış ikinci 3 ayda normale dönmektedir. Gebeliğin 3. trimesterında yani
son 3 aylık dönemde ise artık rahimin ve fetüsün hacim olarak artışı ile mesaneye,
damarlara, diyaframa bası sonucu oluşan fiziksel problemler beraberinde sıklıkla
uyku problemlerini de getirmektedir. Gece uyanmalarda artış, uykusuzluk, dolayısı ile
de gündüz uyuklamalar ve toplam uyku sürelerinde azalma görülebilmektedir.
Özellikle 3.trimester da fetüsün ve rahimin büyümesi ile vücudun sağ tarafında
bulunan ana toplardamar üzerine bası sonucu alt taraftaki toplardamarların
genişlemesi ile sorunlar oluşabilir, bacak damarlarının genişlemesi ile varis,
makattaki damarların genişlemesi ile hemoroid (basur) oluşabilir, yine basıya bağlı
hafif-orta şiddette nefes darlığı da görülebilir. Bu sebeple gebelerin özellikle son
trimesterda uyurken basıyı azaltmak amaçlı sağ tarafına yatmaktan kaçınmaları, sol
tarafa yatmaları daha sağlıklı olacaktır. Uyku sırasında istemsiz sağ tarafa yatış
bebeğe herhangi bir zarar vermemekle beraber, sol tarafa yatış damar sistemini
rahatlatacağından bebeğe giden kan akımını da arttıracaktır. Reflü problemi olan
gebeler için de sola yatış tercih edilmelidir. Bebekte gelişim geriliği veya annede
yüksek tansiyon gibi risk faktörleri mevcutsa sola yatış konusunda daha ısrarcı
davranmak gerekir; ancak riskli gebelikler dışında, sol tarafa yatılmasında fayda
olmakla birlikte mutlak bir zorunluluk yoktur.
Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre hamilelikleri süresince 6 saatten az uyuyan
kadınların daha uzun ve zor doğum yaptıkları ayrıca bunun sezaryen doğumları 4,5
kat arttırdığı bulunmuştur. Pittsburgh Üniversitesi Tıp Merkezi ise, hamilelikte
yaşanan uykusuzluğun ve uyku problemlerinin erken doğuma, bebekte düşük doğum
ağırlığına ve doğumun uzamasına neden olabileceğini vurgulamaktadır. Ayrıca
hamilelik süresince yaşanan uykusuzluk ile bebeğin doğum sonrası uykusuzluk
problemi yaşaması arasında da önemli ilişkiler bulunduğuna dair çalışmalar da
mevcuttur.
Sonuç olarak gebelik sürecinde yaşanan fizyolojik değişimler ile bir takım
rahatsızlıkların ortaya çıkabileceğini ve bunların beraberinde uyku kalitesinde
bozulmalara sebep olabileceğini akılda tutmak ve bunlar için önlem almak önem arz
etmektedir. Gün içerisinde dinlenmek, yoga, yürüyüş, nefes kursları, doğuma hazırlık
eğitimleri ile stresi azaltmak fayda sağlayacaktır. Hamilelerin hamilelikleri boyunca
uykuya birincil derecede önem vermeleri ve takipli doktoru ile de iletişim içerisinde
olarak etkili önlemler ile uyku sorunlarına çözümler üreterek yeterli ve kaliteli uykuya
sahip olabilmeleri anne ve bebek sağlığı açısından oldukça önemlidir.

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Uzm. Dr. Selen BARAN ÖZMEN

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.