Mevsim değişikliklerinde bağışıklığı güçlendirmenin yolları
Sonbaharı karşılarken fiziksel aktiviteler azalıyor, havaların da serinlemesiyle enfeksiyon riski artıyor. Tatillerin sonuna gelinmesi, okulların açılması, iş yoğunluklarının artması ve yeni bir düzen kurma stresi ve devam eden COVID-19 faktörü de göz önüne alındığında bu dönemde bağışıklık sisteminin gözden geçirilmesi gerektiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, “Bağışıklık sistemimizi baskılayan ve zayıf düşüren faktörler; hatalı beslenme alışkanlıkları, hareketsiz yaşam, sigara, uyku düzensizliği ve stres gibi özünde yaşam tarzımızla ilgili unsurlardır. Bunların varlığı halen devam ederken, bağışıklık güçlendiren takviyeler tek başına hiçbir işe yaramaz. Ancak yaşam tarzınızda sağlıklı yaşama dair değişiklikler kalıcı olarak yapılandırıldığında, doğru kişiye doğru takviyeler bağışıklık gücünü katlayıcı etkiler gösterir” açıklamasında bulundu.
Bağışıklık sistemi kabaca vücuda giren hastalık yapıcı mikropları ortadan kaldırmak için savaşan bir işleyiş düzeni olarak tanımlanabilir. Bağışıklığın zaman zaman çeşitli faktörlerden etkilenerek zayıf duruma düşebildiğini ve buna bağlı olarak da bazı hastalıkların ağır veya tekrar tekrar yaşanabildiğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, özellikle mevsim geçişleri ve sonbaharda bağışıklığı güçlendirmenin yollarını paylaştı:
- Bağışıklık güçlendirici beslenme, önce dengeli beslenme kavramı ile başlar. İlk olarak şeker ve şeker eklenmiş yiyecekler- içecekler, hamur işleri, kızartmalar, katkı maddesi içeren hazır yiyecekler, işlenmiş etler ve katı yağ ile yapılmış yiyeceklerden uzak durmak gerekir. Bundan sonraki kural, dört besin grubundan yeterli derecede beslenmektir. Bunlar süt ve süt ürünleri, et grubu, sebze/meyve grubu ve tahıllardır. Bu gruplar içerisinde enfeksiyon ile baş etme konusunda çok başarılı besinler mevcuttur. Özellikle sebze ve meyveler farklı renk özelliklerine göre sahip oldukları farklı antioksidan ve lif içerikleri nedeniyle son derece kıymetlidir. Soğan, sarımsak, lahanagiller, turpgiller, brokoli, nar, portakal, avokado başta olmak üzere tüm sebze ve meyvelere beslenme programında yer verilmeli. Sebze ve meyvelerin bağırsaklarımızdaki yararlı bakteriler olan probiyotiklerin çoğalmasına yardımcı olması özelliği de savunma sistemimize ekstra güç katar. Probiyotik sayımızı arttırmak için yoğurt, kefir, turşu, sirke gibi fermente ürünlerden faydalanacağımız gibi, doktor ve diyetisyen önerisi ile probiyotik/prebiyotik takviyeler de kullanılabilir.
- Karbonhidrat olarak basit şekere -yani sofra şekeri ve şekerle yapılan yiyeceklere -ihtiyacımız olmadığı gibi bu tüketim tarzı bağışıklık sistemimizi de zayıflatır. Dolayısıyla tam buğday ekmeği, karabuğday, yulaf, bulgur vs gibi kompleks karbonhidratlar – yani rafine edilmemiş, kepekli, kabuklu tahıllar- tercih edilmeli.
- Bağışıklık sisteminin salgıladığı antikorlar protein yapıdadır. Protein alımı yeterli düzeyde tutulmalı ve ihmal edilmemelidir. Kırmızı et, tavuk, hindi, balık, yumurta, süt ve süt ürünleri, bakliyatlar protein içeren besinlerdir. Ayrıca bu grupta çinko minerali de direncimizi arttırmamızda yardımcı olur.
- Omega 3 yağ asitleri de bağışıklık sistemimizi güçlendirmede önemli rol oynarlar. Başta balık olmak üzere semizotu ve cevizde de omega 3 bulunur. Balık tüketimi haftada 3 porsiyon şeklinde ızgara veya fırında olmalıdır. Şayet tüketilemiyorsa yine doktor veya diyetisyen önerisiyle balık yağı takviyesi olarak alınabilir.
- Zerdeçal son zamanlarda üzerinde en çok çalışma yapılan bitkilerden birisidir. Bağışıklık sistemini pozitif anlamda tetiklediği bilinmektedir. Baharat olarak da karabiberle birlikte çorbalarda kullanılabilir. Doktor veya diyetisyen kontrolünde besin takviyesi olarak da alınabilir.
- Yağlı tohumlardan ceviz, fındık ve bademin içermiş oldukları E vitamini, bitkisel yağ asitleri ve çeşitli mineral içerikleri bağışıklığı desteklemek açısından son derece faydalıdır. Yağ çeşidi olarak da özellikle zeytinyağı, hindistan cevizi yağı, çörekotu yağı ve avokado yağını güçlü antioksidanlar olarak sayabiliriz.
- Vücut direncini arttıracak örnek bitki çayı olarak; yeşil çay + adaçayı + 1 çay kaşığı doğal bal karıştırarak günde 2 fincan tüketilebilir. Ihlamur, rezene, zencefil ve kuşburnu çayları da önerilen çaylar arasındadır.
- Arıların kovanlarının hijyenini sağlamak için ürettiği propolisin de bağışıklığı arttırdığına dair yapılmış çalışmalar mevcuttur. Üretim koşullarının güvenirliği ve kişiye alerjik etkisi riskleri nedeniyle yine doktor veya diyetisyen görüşü çerçevesinde alınmalıdır.
- Vücuttaki D vitamini düzeyini arttırmak için en temel öneri güneşten yararlanmaktır. Gerekiyorsa doktor önerisiyle takviyelerin kullanılması gerekir.
- Yukarıda bahsedilenlere ek olarak bol su tüketimi de vücuttaki toksinlerden arınmak ve metabolizmayı canlandırmak için en temel unsurlardan birisidir.