Kalın bağırsak kanseri, en sık görülen 3. kanser!
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre kalın bağırsak kanserinin dünyada akciğer ve meme kanserinden sonra en sık saptanan 3. kanser olduğunun altını çizen VM Medical Park Ankara Hastanesi Onkoloji Uzmanı Dr. Hakan Taban, “Erkek ve kadınlarda görülen kanserlere ayrı ayrı bakıldığında, her iki cinsiyette de 3. sıklıkta görülen kanserdir. Kansere bağlı ölümlerin ise akciğer kanserinden sonra en sık 2. nedenidir” dedi.
VM Medical Park Ankara Hastanesi’nden Onkoloji Uzmanı Dr. Hakan Taban, kalın bağırsak kanserinin nedenleri ve tedavisi hakkında bilgilendirmede bulundu. Uzm. Dr. Taban, kalın bağırsak kanseri için tanımlanmış çevresel ve genetik risk faktörlerini şu şekilde sıraladı:
- İşlenmiş et ürünlerinin (sosis, salam vb.),
- İşlenmemiş kırmızı et ürünlerinin fazla tüketilmesi,
- Alkol kullanımı, tütün ve tütün ürünleri kullanımı,
- Obezite ve inflamatuar bağırsak hastalıkları.
- 40 yaşından büyük olmak: 40 yaşın altında KRK (kalın bağırsak kanseri) nadirken, 40-50 yaştan sonra görülme sıklığı artmaya başlamaktadır.
- Ailede KRK’li birey olması: Kalın bağırsak kanserlerinin yüzde 5’i genetik geçişlidir. Bunun dışında KRK’de yüzde 10-20 düzeyinde ailesel bir kümelenme görülür. Yani, ailede KRK tanısı olan bir birey olması riski artırmaktadır.
BAĞIRSAK ALIŞKANLIKLARINDA DEĞİŞİMLER MEYDANA GELİR
Tümörün bulunduğu bağırsak bölgesine bağlı olarak farklı belirtiler olmakla birlikte sıklıkla bağırsak alışkanlığının da değiştiğini belirten Uzm. Dr. Hakan Taban, “Dışkıda kan görme, dışkılamada zorlanma ve ağrı, ishal veya kabızlık, tuvalet sonrası bağırsağın tam olarak boşalmadığını hissetmek, karın ağrısı, kansızlığın saptanması ve buna bağlı halsizlik sık görülen belirtilerdir. Bunlara ek olarak, ileri evre hastalıkta kilo kaybı ve karında şişlik görülebilir” diye konuştu.
KANSERE DÖNÜŞMEMİŞ POLİPLER TESPİT EDİLEBİLİR
KRK’nin tarama ile erken teşhis konulabildiği bir kanser olup ve ülkemizdeki kanser tarama programlarında yer alan üç kanserden biri olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Hakan Taban, şu bilgileri paylaştı:
“Tarama programları ile henüz kansere dönüşmemiş poliplerin tespit edilmesi sonucunda kanser riski azaltılabilmekte ve henüz belirti vermemiş kanserlerin saptanması ile de erken tanı ve tedavi mümkün olabilmektedir. Tarama, standart risk grubunda olan 50-70 yaş aralığındaki erkek ve kadınlarda 1-2 yılda bir gaitada gizli kan testi ve 10 yılda bir kolonoskopi ile yapılmaktadır. Yüksek riskli bireylerde ise (polip öyküsü, ailede kalın bağırsak kanseri öyküsü vb.) daha erken yaşta ve daha sık tarama önerilmektedir.”
KANSERİN EVRESİNE GÖRE TEDAVİ ŞEKLİ DEĞİŞİYOR
Kolorektal kanserlerde yapılacak tedavi şeklini belirleyebilmek ve hastalığın seyri hakkında bilgi sahibi olabilmek amacı ile vücuttaki yaygınlığın belirlenmesi için evrelemek gerektiğini belirten Uzm. Dr. Hakan Taban, hastalığın evrelerini şu şekilde sıraladı:
- Evre I’de kanser hücreleri bağırsak duvarına sınırlı olup, en fazla kas tabakasına kadar ilerlemiştir.
- Evre II’de kanser hücreleri bağırsak duvarında kas tabakasını aşmış olup çevre dokulara yayılım da gösterebilmektedir.
- Evre III’de bağırsaktaki tümör, komşu lenf bezlerine sıçrama yapmıştır.
- Evre IV’de ise tümör karaciğer, akciğer ve karın zarı gibi organ veya bölgelere sıçrama yapmıştır.”
ERKEN EVRE KOLON KANSERİNİN TEMEL TEDAVİSİ CERRAHİDİR
Kolorekal kanserlerin tedavisi hastalık evresine göre yapıldığını ifade eden Uzm. Dr. Hakan Taban, şu açıklamalarda bulundu:
“Rektum kanserlerinin tedavisinde kolon kanserlerinde farklı olarak radyoterapi de kullanılır. Radyoterapi dışındaki tedaviler, kolon ve rektum kanserlerinde benzerdir. Erken evre kolon kanserinin temel tedavisi cerrahidir. Tümör içeren bağırsak bölümü ve bu bölüme komşu lenf bezleri cerrahi olarak çıkarılmaktadır. Günümüzde kolektomi ameliyatı açık ve laparoskopik (kapalı) yöntemlerle yapılabilir. Cerrahi olarak çıkarılan tümörün evresine göre adjuvan tedavi denilen koruyucu tedavi evre II hastalıkların bir kısmında ve evre III hastalarda genellikle önerilmektedir. Bu tedavinin temel amacı, kan dolaşımına karışmış kanser hücrelerinin (mikrometastazların) öldürülmesi ve kanserin bir süre sonra tekrarlama riskini azaltmaktır. Koruyucu tedavi süresi 3 veya 6 ay sürmektedir.”
Metastaz yapmamış rektum kanserlerinin tedavisinde ise, çok erken evre hastalıkta endoskopik olarak tümörün çıkarılması yeterli olabildiğini kaydeden Uzm. Dr. Taban, “Bunun dışındaki tümörlerin tedavisinde cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi tedavileri uygulanır. Güncel tedavi rehberleri rektum kanseri hastalarında total neoadjuvan tedavi denilen radyoterapi ve kemoterapinin cerrahi öncesi verilip cerrahi ile tüm tedavinin bittiği yaklaşımı daha çok önermektedir. Tedavi süreci de yaklaşık 6 ay kadar sürmektedir” .
Evre IV kolon ve rektum kanserlerinin tedavisinin ise temel olarak sistemik tedavi olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Taban, “Hastalık yükü az olan, cerrahi yapılabilecek hastalarda cerrahinin tedaviye eklenmesinin yaşam süresinin uzattığı gösterilmiştir. Evre IV hastalıkta tedavi planı öncesinde tümör dokusundan bakılan bazı moleküler testler vardır. Bu testlerin sonuçlarına, hastanın performans durumuna, ek hastalıklarına, tümörün yerleşime (sağ kolon/sol kolon) göre tedavi planı yapılır. Sistemik tedavide kemoterapiler, kemoterapilerin yanına eklenebilecek hedefe yönelik tedaviler/akıllı ilaçlar ve immünoterapi tedavileri kullanılmaktadır” ifadelerini kullandı.
ÖNLEMEK İÇİN NELER YAPILMALI?
Kalın bağırsak kanserinden korunmak için yapılabileceklere de değinen Uzm. Dr. Taban, tarama programlarına uymakla birlikte kalın bağırsak kanseri gelişme riskini artıran durumlardan uzaklaşmak gerektiğini vurguladı.
Uzm. Dr. Hakan Taban, şu önerilerde bulundu:
“Beslenme ile ilgili olarak kırmızı ve işlenmiş et tüketimini sınırlandırmak ve daha fazla taze sebze, meyve ve tam tahıl ürünü tüketilmesi ve posa içeriği yüksek besinlerin tüketiminin artırılması önerilmektedir. Ayrıca, sigara ve alkol kullanılıyorsa bırakılması, obezite varsa kilo verilip ideal kilonun sürdürülmesi ve günde en az yarım saat tempolu yürüyüş gibi fiziksel aktivite yapılması kalın bağırsak kanseri gelişme riskini azaltmaktadır.”